Açıklama:
Sermaye hareketlerinin serbestleştirilerek, finans sermayenin kendisini farklıcoğrafyalarda değerleme pratiği, finansal serbestleşme ve kuralsızlaştırma politikalarınınuygulandığı birçok ülkede finansal krizlerle sonuçlanmıştır. Gelişmekte olan ya dagelişmiş ülkelerde yaşanan bu krizler, ana akım iktisadi yaklaşımlar tarafından dışsalşoklarla açıklanırken, ana akım dışı yaklaşımlar krizlerin doğrudan kapitalist sisteminişleyiş dinamikleri tarafından yaratıldığını ileri sürmektedir. Bu çalışmada, 1970’lerdenitibaren finansal serbestleşmenin savunucusu ve uygulayıcısı olmuş bir kurum olarakIMF’nin konuya ilişkin yaklaşımının zaman içinde ne gibi değişikliklere uğradığı tespitedilmeye çalışılmış ve politika önerisi değişikliklerinin arka planı mercek altına alınmıştır.Bunun için, önce tarihsel olarak sermaye hareketlerinin serbestliği politikalarınınnasıl değiştiği ve IMF’nin ortaya çıktığı tarihten itibaren konuya ilişkin tutumunun neolduğu tartışılmıştır. Ardından sermaye hareketlerinin tüm dünyada büyük ölçüdeserbestleşmesi ve sonrasında ortaya çıkan krizler ile IMF’nin tutum ve etki alanınınnasıl değiştiğine ilişkin literatür ele alınmıştır. Burada özellikle 2008 krizinin ardından,IMF’nin sermaye akımlarının dizginlenmesine yönelik teşebbüslere yanıtı ve 2012Kurumsal Görüşü tartışılmış ve yeni kurumsal görüşün hem IMF’nin politika alanı vehem de ana akım iktisadi yaklaşımın açıklama gücü açısından anlamı ele alınmıştır. Sonolarak Post-Keynesyen ve Marksist teorilerin krizlere dair açıklamalarının ana hatlarıtartışılmış ve kapitalist ekonomilerin herhangi bir dışsal şoka gerek olmaksızın, kendidinamiklerinin bir sonucu olarak krize yatkın olduğu ve bunun mekanizmalarının nasılişlediği ele alınmıştır. Sonuç bölümünde finansal serbestleşme ve ardından yaşanan krizdeneyimlerine dair tartışmaların gelişmekte olan ülkeler açısından ne anlam ifade ettiğideğerlendirilmiştir.